MARMARA ADASI
İstanbul’un gürültüsü ile içli dışlı olmuşsanız eğer, Marmara Adası’nın dinginliği ilk anlarda beyninizi uyuşturur…
Güneş batarken, ufuk hattında önceleri bir karaltı belirir. Bir süre sonra Asmalı Adası’nın çakarı göz kırpmaya başlar. Asmalı, Marmara Adası’nın adeta İstanbul yönündeki ileri karakoludur. Adanın arkasında ağ seren küçük motorlara, kayıklara rastlarsınız. Bazıları ağda, bazıları oltanın ucunda nasibini arayan Marmaralı balıkçılardır bunlar. Güneş batarken ya da doğarken çıkarlar denize… O sessizlik içinde fısıltıları bile duyarsınız.
Giderek kirlenen Marmara Denizi’nde, denize girilebilecek “sağlıklı” iki-üç yerden birisidir Marmara Adası. İstanbul’a deniz yolu ile kuş uçuşu 72 deniz milllik uzaklığıyla, bir sürat teknesiyle 2.5 saatlik mesafededir…
Sahile yakın yerlerde zeytinlikler, bağlar, yükseklerdeki kızılçamlar ve güneydeki makiler, Marmara Adası’nı yakınındaki diğer adalardan hemen ayırır. Hemen yakınındaki Avşa’da turizm sezonu sazlı, cazlı gümbür gümbür yaşanırken, Marmara’da sakinlik ve mütevazılık göze çarpar. Belki de bu nedenle ada doğal yapısını bugüne dek korumayı başarabilmiş.
Kuytularında sakladığı son güzellikleri, dilini bilenlere açan Marmara Adası İstanbul başta olmak üzere bunca büyük kentin dibinde, fakat böylesine temiz. Hırpalanmamış.
Marmara Denizi’ndeki adaların en büyüğü. Ada, özellikle yaz aylarynda sahil kesimindeki çay bahçeleri ve lokantalarla hareketleniyor. Marmara Adasının en yoğun turistik dönemi haziran ve ağustos aylarıdır.
Denizi, doğası, tarihi kalıntıları ve ada turlarıyla hoş bir tatil geçirebileceğiniz Marmara Adası balıkçılığa da elverişli. Adanın yüzölçümü 117 kilometrekare.
Marmara merkezden adanın köylerine minibüs mevcut. Ancak ada ruhunu tatmak isteyenler için tekne turunu tercih etmeli. Marmara’dan, adanın karadan ulaşılamayan bakir koylarına, Avşa’ya ve köylere tekne turları düzenleniyor.
ADA TARİHİ
Adını ilkçağlardan beri işletilen mermer yataklarından alan Marmara Adası, Roma devrinde Hristiyanların sürüldüğü, Bizans döneminde Keşişlerin yerleştşrldiği ve 15.yy’da
Osmanlının işgali ile Türk’lerin yaşadığı, 6000 yıllık tarihi yansıtan bir doğa harikasıdır.
Ada, Roma ve Bizans dönemlerinde mermer yatağı olmasının yanısıra deniz üssü olarak da kullanılmış. Romalılarca yataklarından çıkarılarak günümüze kadar gelen ve kaba işçiliği yapılan mermer bloklar, köy kalıntıları Müzesi ve Roma Çağı Müzesinde gözlemlenebilir.
Dört köyü var
Marmara Adası’nda merkeze bağlı dört köy bulunuyor. Çınarlı, turizm sezonunu en canlı geçiren köylerden biri. Bir zamanlar pekmezi ve şarabıyla ünlü Çınarlı’da artık bu iki üründen söz edilmiyor. Şimdiki geçim kaynağı balıkçılık. Köyde otel ve motellerin yanı sıra çok sayıda pansiyon bulabilirsiniz.
Marmara’nın merkeze 5 km. uzaklığında yer alan Gündoğdu Köyü’nde pansiyonculuk 1985 yılında başlamış. Köyde pansiyonların yanı sıra restoranlar, benzin istasyonu ve postane bulunuyor. Geçmişte şaraphaneleri ve zeytinlikleriyle ünlü Gündoğdu’da artık ne şarapçılık kalmış, ne de mahzen… Ama yeşil doğa örtüsü diriliğini ve güzelliğini hâla koruyor.
Adanın güneydoğu sahilinde yer alan iki köyden biri olan Topağaç’ın bugünkü halkı Bulgaristan, Selanik ve Arnavutluk göçmenleri. Köy geniş bir ovaya kurulmuş ve verimli topraklara sahip. Topağaç, adanın sebze ambarı olarak anılıyor.
Taze balık ve ev yemeği…
Mangal yapmak, kendi yemeğini kendi pişirmek isteyenler için de olanaklar mevcut. Yalnız ateş yakmak konusunda kontrollü davranmak ön koşul, çünkü her yan ahşap ve ağaç dolu.
Asmalı Köyü, merkeze 15 km. uzaklıkta. Yeşillikler içindeki görkemli evleri ve sakin yaşamıyla dikkat çeken Asmalı’nın sakinleri Sürmeneliler ve Bulgaristan göçmenleri. Köydeki bazı evler pansiyon olarak kiraya veriliyor. Ancak sayıları çok kısıtlı. Her zaman taze balık bulabileceğiniz restoranı, size adanın ev yemeklerini de tattırıyor.
Adanın kuzeyindeki Saraylar Köyü’nün, zengin mermer yataklarından çıkartılıp işlenen mermerlerin nakledilmesi için oldukça büyük bir limanı var. Mermer ocaklarının yer aldığı köyün güney yamaçları, uzaktan bakıldığında köstebek yuvasını andırıyor. Bu mermerlerin büyük bölümü ülke dışına ihraç ediliyor.
Bugüne kadar gitmediyseniz kaybınız büyük. Marmara Adası gerçekten keşfedilmeye değer !MARMARA ADASI
İstanbul’un gürültüsü ile içli dışlı olmuşsanız eğer, Marmara Adası’nın dinginliği ilk anlarda beyninizi uyuşturur…
Güneş batarken, ufuk hattında önceleri bir karaltı belirir. Bir süre sonra Asmalı Adası’nın çakarı göz kırpmaya başlar. Asmalı, Marmara Adası’nın adeta İstanbul yönündeki ileri karakoludur. Adanın arkasında ağ seren küçük motorlara, kayıklara rastlarsınız. Bazıları ağda, bazıları oltanın ucunda nasibini arayan Marmaralı balıkçılardır bunlar. Güneş batarken ya da doğarken çıkarlar denize… O sessizlik içinde fısıltıları bile duyarsınız.
Giderek kirlenen Marmara Denizi’nde, denize girilebilecek “sağlıklı” iki-üç yerden birisidir Marmara Adası. İstanbul’a deniz yolu ile kuş uçuşu 72 deniz milllik uzaklığıyla, bir sürat teknesiyle 2.5 saatlik mesafededir…
Sahile yakın yerlerde zeytinlikler, bağlar, yükseklerdeki kızılçamlar ve güneydeki makiler, Marmara Adası’nı yakınındaki diğer adalardan hemen ayırır. Hemen yakınındaki Avşa’da turizm sezonu sazlı, cazlı gümbür gümbür yaşanırken, Marmara’da sakinlik ve mütevazılık göze çarpar. Belki de bu nedenle ada doğal yapısını bugüne dek korumayı başarabilmiş.
Kuytularında sakladığı son güzellikleri, dilini bilenlere açan Marmara Adası İstanbul başta olmak üzere bunca büyük kentin dibinde, fakat böylesine temiz. Hırpalanmamış.
Marmara Denizi’ndeki adaların en büyüğü. Ada, özellikle yaz aylarynda sahil kesimindeki çay bahçeleri ve lokantalarla hareketleniyor. Marmara Adasının en yoğun turistik dönemi haziran ve ağustos aylarıdır.
Denizi, doğası, tarihi kalıntıları ve ada turlarıyla hoş bir tatil geçirebileceğiniz Marmara Adası balıkçılığa da elverişli. Adanın yüzölçümü 117 kilometrekare.
Marmara merkezden adanın köylerine minibüs mevcut. Ancak ada ruhunu tatmak isteyenler için tekne turunu tercih etmeli. Marmara’dan, adanın karadan ulaşılamayan bakir koylarına, Avşa’ya ve köylere tekne turları düzenleniyor.
ADA TARİHİ
Adını ilkçağlardan beri işletilen mermer yataklarından alan Marmara Adası, Roma devrinde Hristiyanların sürüldüğü, Bizans döneminde Keşişlerin yerleştşrldiği ve 15.yy’da
Osmanlının işgali ile Türk’lerin yaşadığı, 6000 yıllık tarihi yansıtan bir doğa harikasıdır.
Ada, Roma ve Bizans dönemlerinde mermer yatağı olmasının yanısıra deniz üssü olarak da kullanılmış. Romalılarca yataklarından çıkarılarak günümüze kadar gelen ve kaba işçiliği yapılan mermer bloklar, köy kalıntıları Müzesi ve Roma Çağı Müzesinde gözlemlenebilir.
Dört köyü var
Marmara Adası’nda merkeze bağlı dört köy bulunuyor. Çınarlı, turizm sezonunu en canlı geçiren köylerden biri. Bir zamanlar pekmezi ve şarabıyla ünlü Çınarlı’da artık bu iki üründen söz edilmiyor. Şimdiki geçim kaynağı balıkçılık. Köyde otel ve motellerin yanı sıra çok sayıda pansiyon bulabilirsiniz.
Marmara’nın merkeze 5 km. uzaklığında yer alan Gündoğdu Köyü’nde pansiyonculuk 1985 yılında başlamış. Köyde pansiyonların yanı sıra restoranlar, benzin istasyonu ve postane bulunuyor. Geçmişte şaraphaneleri ve zeytinlikleriyle ünlü Gündoğdu’da artık ne şarapçılık kalmış, ne de mahzen… Ama yeşil doğa örtüsü diriliğini ve güzelliğini hâla koruyor.
Adanın güneydoğu sahilinde yer alan iki köyden biri olan Topağaç’ın bugünkü halkı Bulgaristan, Selanik ve Arnavutluk göçmenleri. Köy geniş bir ovaya kurulmuş ve verimli topraklara sahip. Topağaç, adanın sebze ambarı olarak anılıyor.
Taze balık ve ev yemeği…
Mangal yapmak, kendi yemeğini kendi pişirmek isteyenler için de olanaklar mevcut. Yalnız ateş yakmak konusunda kontrollü davranmak ön koşul, çünkü her yan ahşap ve ağaç dolu.
Asmalı Köyü, merkeze 15 km. uzaklıkta. Yeşillikler içindeki görkemli evleri ve sakin yaşamıyla dikkat çeken Asmalı’nın sakinleri Sürmeneliler ve Bulgaristan göçmenleri. Köydeki bazı evler pansiyon olarak kiraya veriliyor. Ancak sayıları çok kısıtlı. Her zaman taze balık bulabileceğiniz restoranı, size adanın ev yemeklerini de tattırıyor.
Adanın kuzeyindeki Saraylar Köyü’nün, zengin mermer yataklarından çıkartılıp işlenen mermerlerin nakledilmesi için oldukça büyük bir limanı var. Mermer ocaklarının yer aldığı köyün güney yamaçları, uzaktan bakıldığında köstebek yuvasını andırıyor. Bu mermerlerin büyük bölümü ülke dışına ihraç ediliyor.
Bugüne kadar gitmediyseniz kaybınız büyük. Marmara Adası gerçekten keşfedilmeye değer !
Kaynak foto ve yazı: www.marmaraadasi.org